Son yerel seçimlerde büyük başarı yakalayarak kazandığı belediye başkanlığı sayısını önemli ölçüde artıran CHP’de gündem Afyon Sandıklı’daki zirve. Yerel Yönetimler Zirvesi’nde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partili başkanların mutlaka uymasını istediği 7 ilke açıkladı:
1 – Yönettiğiniz belediyede hemşerilerinizi inançları, kimlikleri ya da yaşam tarzları itibariyle ötekileştirmeyiniz. Tüm vatandaşları kucaklayınız…
2 – Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil, halk için üretiniz. Sizi, bulunduğunuz makama taşıyanın belde halkı olduğunu asla unutmayınız.
3 – Fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapınız. Yatırımlarınızda bu mahallelere öncelik veriniz… Hizmet programınızda özellikle engelli – dezavantajlı gruplar ve kadınlar lehine irade ortaya koyunuz…
4 – Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyunuz, ailenin ya da kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyiniz. Yani halkçılığın temel ilkelerinden olan “sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” anlayışına uygun davranınız…
5 – Harcamalarınızı, yatırımlarınızı mali disiplin içerisinde planlayınız. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete veriniz. Bütçe kullanımlarınızla ilgili olarak belli aralıklarla belde sakinlerini ve kamuoyunu bilgilendiriniz. Bu aynı zamanda “israfla mücadele” demektir. Hiç kimse unutmasın “kul hakkı” halkçılığın temel ilkelerinden biridir…
6 – Yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyunuz. Partizanca uygulamalardan kesinlikle kaçınınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan “işi ehline verme” kuralını, her atamada göz önünde bulundurunuz. Kamu yararına uygun olması şartıyla sizden önce başlatılmış projeleri sürdürünüz…
7 – Belediyeyi “adaletle” yönetiniz… Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savununuz ve gereğini yapınız. Belediye çalışanlarının özlük haklarını eksiksiz koruyunuz, kimsenin işiyle ve aşıyla uğraşmayınız. Böylece size oy vermeyenlerin dahi size saygı duymasını sağlarsınız…
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un konuşması ile başlayan çalıştayda, “Martın sonu güzel oldu” sloganı kullanıldı. Torun’dan sonra kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı.
Kılıçdaroğlu konuşmasında şu konulara değindi:
“Güvensizlik üzerine sağlıklı politikalar inşa edemezsiniz. Bir kişinin sözleri mahkemede, yasama organında kabul görür ve bir sözü ile yürütme harekete geçerse güvensiz bir toplumda yaşanır.
Tek adam rejime geçtikten sonra binde üç büyüme hızı. Dünyada başka ülke var mı? Neden binde üçe düştük, hani önümüzde hiçbir engel kalmamıştı. Millî gelirimizde artış olacaktı, 135 milyar dolar millî gelirimiz düştü. 882 milyon dolardı bir yıl önce. Şu gerçeği bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim; eğer bir yılın tek adam maliyeti 135 milyar dolarsa -millî gelir açısından- bunu düşüneceksin, ben de düşüneceğim. Bizim bunu topluma anlatmamız lazım. Eskiden kişi başı gelir 10 bin 849 dolardı, tek adam rejiminde 9 bin 76 dolara düştü. Boşuna mutfakta yangın var demiyoruz. Yarım kilo et alırken artık gramla alıyoruz.
Gelir dağılımındaki bozukluğu hepimizin anlatması gerekiyor. Türk Lirası değer kaybettiğinde bir propaganda başlamıştı, dolarla yakıldı. Propaganda yapanlar AK Parti’ye oy veren militanlardı. Herkes nakit tasarrufunu dolar bazında yapıyor. TL’ye güven yok olmuş durumda. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı diyor ki TL’ye güvenmiyoruz. Bunu tetikleyen nedir? Tek adam rejimidir.
Eskiden demokrasi var derdik, yargı bağımsızlığı var derdik; bugün Türkiye’nin itibarı tüm demokratik ülkelerde zedelenmiş durumda. Basın özgürlüğü sıralamasında da geriledi. Hapisteki gazeteci sayısı 134. 134 kişi Türkiye’nin hapsinde. Yargıtay Başkanı’nın açıklaması lazım, ‘Yargıya güven yüzde 30’a düştü’ dedi. Yargıya güven kalmadı. TBMM, dünyada millî kurtuluş savaşını yöneten tek meclistir. Bu Meclis’in yetkileri elinden alındı. Kurumların birbirine olan güveninden söz edilebilir mi? Devletin kurumları kendi görevlerini yaparlar. Bu kurumların bağımsızlığına sıcak siyasi müdahale edilmez. Merkez Bankası’nın itibarı sıfırdır.
Asgari ücretliye yüzde 26 verdiler, yüzde 50 aldılar. Faizlerin yüksekliğinden şikâyet ediyorlar. Bu ekonomik krizde işverenlere gecikme faizi uygulanıyor. 400 milyar dolarla bir avuç kişiyi kurtaracaklar. Çiftçiyi emekliyi kim kurtaracak? Bu saydıklarımın oturup tek adam rejimini düşünmesi lazım.
‘Süratle karar alacağız’ diyorlardı. Vatandaş yetkiyi verdi, nasıl mücadele edildiği ortada. Sosyete damat 15 paket açıkladı. Her paket açıklandı işsizlik arttı. 8,5 milyona dayandı, 15 paket açıklayan, başarısızlığı tescil edilen kişi koltuğunda oturuyor. Sosyete damadın hiçbir derdi yok.
Türkiye bu hale plansızlıkla, israfla geldi. Plansızlık ve israf birleşince savurganlık başladı. İsraf haramdır, bunlara göre helal. İtibar kul hakkı yememektir. İsrafın boyutları felakettir. Devlette liyakat kalmadı.”
Yerel seçimlerde büyük bir başarı elde ettik. Tek başına bizim değil, halkın demokrasiye olan bağlılığının başarısıdır. Biz onlara bir söz verdik, dert anlatmak yetmez. Biz vatandaşı bu girdaptan nasıl kurtaracağız? Çözüm üretme zorunluluğumuz var.
Sorunu sağlıklı tespit etmeden çözüm üretemezsiniz. Bazı temel konularda ortak hareket etmemiz lazım. Bütün belediyelerimiz ortak hedef yürütecekler.
Belediyede siyaset yapacak kişi sadece Belediye Başkanıdır. Yardımcılarınız yapacak ise onu kapının önüne bırakabilirsiniz. İşi ehline verelim diyoruz.
Uzun bir adalet yürüyüşü yaptık. Mısır’daki sağır sultana dahi adaleti anlattık. Adalet içinde yöneteceğiz. Hakka hukuka dikkat ediniz. Kimsenin işi ve aşıyla uğraşmayın. Size oy vermeyenlerin dahi hakkını ve hukukunu koruyun.