Türkiye’de basının durumu hiç bu kadar kötü olmamıştı.
Evet pek çok farklı ve zorlu dönemden geçtik ama bugün geldiğimiz nokta bence en kötüsüdür.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’na göre Türkiye 180 ülke arasında 149’uncu sırada.
Sadece sansür veya cezalardan söz etmiyorum.
Gazetecilerin durumu da perişan.
Ya holding veya yandaş medyada çalışıp, üç kuruşa yalan ve sömürünün esiri olacaksınız, ya da kişisel olarak internet ortamında bilgilerinizi yayacaksınız ve aç kalacaksınız.
Bu karamsar tablo içimi acıtıyor.
Hele de şimdi iktidar tarafından çıkarılmak istenen yeni basın yasası tam bir felaket.
AKP ve MHP’nin 26 Mayıs’ta TBMM’ye sunduğu medya ve sosyal medya üzerindeki kontrolu arttırmayı hedefleyen 40 maddelik “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” korkarım tüm çabalara rağmen yasalaşacak.
Başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere Basın kuruluşları ellerinden gelen her şeyi yapıyor, toplumu bu sansür tehlikesine karşı uyarıyorlar.
Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD) Başkanı Kemal Aktaş, teklifteki en tartışmalı hüküm olan 29’uncu maddenin gazeteciler için büyük bir felaket olacağını söylüyor:
“Görüş sorduğumuz hukukçular özetle, düzenlemenin; yalan haber yapma yalan bilgi ya da içerik yayma hususunda neyin yalan olup olmadığına, neyin ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu olup olmadığına, suçun tespitinin objektif kriterlere göre yapılmasına imkân vermediğini dile getiriyorlar. Keyfi uygulamalara çok açık. Anayasa’daki ifade hürriyetinin doğrudan ihlaline yol açacağı bu yönüyle de anayasaya aykırı olduğu görüşünü paylaşıyorlar. Açıkçası biz de basın meslek örgütleri olarak aynı kaygıları taşıyor. Basın ve geniş toplum kesimleri açısından haberleşme özgürlüğünün de kısıtlanacağını düşünüyoruz”.
İşte bu ahval ve şerait içinde İzmir’de önemli iki gün yaşandı.
Bu iki günde iki önemli ve çok olumlu gelişme vardı.
Birincisi; yerel medyanın içinde bulunduğu nefessiz ortam ve maddi kaynakların giderek daralması masaya yatırıldı.
Hem de uluslararası bir toplantıyla.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun genel kurulu İzmir’de yapıldı. Bu minvalde, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin işbirliğinde Uluslararası Yerel Medya Zirvesi de İzmir’de toplandı.
45 Avrupa ülkesinden yüzden fazla seçkin gazeteci ve basın kuruluşları temsilcileri İzmir’de toplandı.
Bu zirveye İzmirliler adına ev sahipliği yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer TBMM’de görüşülecek dezenformasyon yasasını eleştirdi ve şunları söyledi:
“Bu yasa gösteriyor ki, iktidar gazeteciler üzerinde bugüne kadar kurduğu baskıyı yeterli bulmamış. Belli ki iktidar seçime giderken sosyal medya üzerinden basın ve ifade özgürlüğünü daha da baskı altına almayı hedefliyor. Ama emin olun ki bunu güçlü oldukları için değil, güçlerini kaybettiklerinin farkında oldukları için yapıyorlar. Türkiye bugün estirilen havanın aksine demokrasiye sımsıkı bağlı insanların ülkesidir. Bedenlerimiz için nefes almak neyse toplumlarımız için de haber almak aynı şeydir. Doğru ve tarafsız haber alamayan toplumlar nefes alamaz ve sonucunda önyargıların içerisinde boğulur.”
Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Mogens Blicher Bjerregard da, “Yanınızda olduğumuzu ve her zaman desteklediğimizi göstermek için buradayız” dedi.
ULUSLARARASI BASIN MERKEZİ
İkinci büyük olay için de İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ve elbette İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e bir gazeteci olarak teşekkür etmek isterim.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin işbirliğiyle kurulan ‘Uluslararası Basın Merkezi’, gazetecilerin hizmetine açıldı.
Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki merkez, Türkiye’nin en büyük Uluslararası Basın Merkezi oldu.
İçinde konferans salonu, televizyon stüdyosu, serbest gazeteciler için çalışma alanları, Uluslararası Medya İletişim Ofisi, eğitim laboratuvarları, kitaplık ve çalışma ofisleri bulunuyor.
Açılış törenine katılım yoğundu ve misafir gazetecilerle birlikte gerçekten de uluslararası bir atmosfer vardı.
Tunç Soyer’in geniş vizyon ve çalışma azmiyle İzmir’i dünya yıldızı yapmak için çalıştığına vurgu yapan İGC Başkanı Dilek Gappi, “Gazetecilik için tarihi bir gün yaşıyoruz. Büyük bir çaba ve özveriyle hayata geçen merkez, cemiyet tarihimizin en önemli projesi. İzmir’i dünyaya bağlayacak bu proje bizlerin en büyük hayaliydi” dedi.
Yaklaşık 600 metrekarelik alanda faaliyet gösterecek olan Uluslararası Basın Merkezinde, gazetecilere günün teknolojilerini öğrenme ve kullanmaya yönelik eğitimler sunulacak.
Belirlenen eğitim programları çerçevesinde hafta içi tüm meslek mensuplarına ‘Görsel ve İşitsel Medyada Yeni Teknolojiler’, ‘Yeni Medya ve Dijital Uygulamalar’, ‘Dijital Pazarlama’ ve ‘Yabancı Dil’ dersleri verilecek.
Bu eğitimlerden, tüm meslek mensupları ücretsiz olarak yararlanacak.
Merkezde İzmir’e gelen yabancı basın mensupları için haberlerini hazırlayıp görsellerini geçebileceği modern çalışma imkanları var.
Sahada faaliyet gösteren serbest gazetecilere de aynı olanaklar sağlanacak.
Kurulan televizyon stüdyosu, İzmir basının tüm prodüksiyon ihtiyaçlarına katkı yapacak.
Stüdyoda ayrıca, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yerel yönetimlerin canlı yayın, program ve yapımları için hizmet verilecek.
Merkezde yer alan 60 kişilik konferans salonunda da panel, konferans, açık oturum gibi geniş katılımlı organizasyonlar düzenlenebilecek.
Bu etkinlikler, canlı olarak çeşitli mecralarda yayınlanabilecek.
Başkan Soyer ayrıca depremde binasını kaybeden İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ne de aynı yerde geçici bir yerleşim imkanı sağladı.
Kordon’daki binanın yıkım ve yapım işlemleri tamamlanana kadar İGC faaliyetlerini Havagazı Fabrikası’ndaki bu merkezden yürütebilecek.
Maalesef Türkiye’de 20 yıldır, özgür basını sevmeyen bir iktidar var.
Her geçen sene basının ve gazetecilerin durumu zorlaşıyor.
Neyse ki İzmir biraz da olsa şanslı.
İzmir’de gazetecileri seven ve onları destekleyen bir yerel yönetim ve onun başkanı var.