1. Anasayfa
  2. Haberler
  3. Türkiye
  4. Erdoğan, CHP'nin ertelenen 'kurultay davası' hakkında ilk kez konuştu

Erdoğan, CHP'nin ertelenen 'kurultay davası' hakkında ilk kez konuştu

CHP'ye açılan kurultay davasından erteleme kararının çıkmasının ardından ilk defa konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz" iddiasında bulundu. CHP'deki istifalara da değinen Erdoğan, "Bundan sonraki süreçte de katılımların devam edeceğine inanıyorum. İnsanlar güçlü kadrolara sahip, istikrarlı bir parti olarak AK Parti'yi tercih ediyor" dedi.

  • | Son Güncelleme:
  • | İzmir'de Son Dakika

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi'nin ardından yurda döndü.

Erdoğan, uçakta kendisine yöneltilen soruları yanıtladı, CHP'nin ertelenen kurultay davası hakkında ilk kez konuştu.

"BİZ BU DAVANIN HİÇBİR YERİNDE AK PARTİ OLARAK YOKUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, davanın hiçbir yerinde AKP olarak olmadıklarını ifade etti.

Erdoğan'ın ertelenen kurultay davası hakkında ilk kez konuşan Erdoğan şunları dedi:

"Şu anda yargı burada tek amir. Kararını verdi mi, verdi. Dolayısıyla şimdi bu ara kararla süreç ertelenmiş oldu. Bu ertelenmeyle birlikte bu ara karardan sonra beklenen yeniden mahkemenin yapılmasıdır. Bakalım orada ne gibi bir karar çıkacak. Bunu da açık ve net göreceğiz. Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz. Şikayet edenler de yargılananlar da CHP'nin koridorlarında dolaşıyorlar. Aramızdaki fark bu. Bunların iç tartışmalarını bastırmak için öncelikle bize sataşmaktan vazgeçmesi lazım.

Neymiş? CHP'den bazı başkanlar, meclis üyeleri, bizim partimize katılmışlar. Katılmak isteyenlere biz “niye geliyorsunuz” mu diyeceğiz? Bizim kapımız açık. “Hayırlı olsun” deriz ve aramıza onları da alırız. Nitekim en son Beykoz Belediye Başkanı Özlem Vural Gürzel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan sonra, o da aramıza katıldı. Meclis üyeleriyle beraber aramıza geldiler ve şu anda onlarla birlikte yola devam ediyoruz. Her ne kadar bu kavga CHP içinde yaşansa da şurası çok önemli, herkesi etkiliyor. Rüşvet, haraç, yolsuzluk, sahtekarlık, irtikap ve delege pazarlığı bunların içinde var."

"BU KARAR MUTLAK BUTLAN MI OLUR, BAŞKA TÜRLÜ BİR KARAR MI ÇIKAR..."

"Önce sen, kendi içindeki bu olumsuzlukları temizlemeye bak. Bunu temizlemeden sağa sola çamur atma. Meselenin bu yönünü kimse görmezden gelemez. İta amirlerinden izin almadan konuşamayan bir CHP yönetimi var. Böyle siyaset olur mu? AK Parti'nin içinde böyle bir şey yok. Söz isteyen bütün arkadaşlarımıza biz mikrofonlarımızı açık tutarız. Asla onların mikrofonlarını kapatmayız.

CHP yöneticilerinin kurdukları her cümle ya kulaklarına fısıldanıyor ya da ellerine tutuşturuluyor. Böyle bir yapı var. Bu yol, yol değil. Onun için de biz ara karardan sonra yargının vereceği kararı, bu mutlak butlan mı olur, başka türlü bir karar mı çıkar, hepsini yargının vereceği karardan sonra göreceğiz."

ERDOĞAN: KATILIMLARIN DEVAM EDECEĞİNE İNANIYORUM

Yerel seçimlerin ardından muhalefet partilerin AKP'ye transfer olan belediye başkanları ve meclis üyeleri geçişleri hakkında sorulan soruya da yanıt veren Erdoğan, bundan sonraki süreçte de katılımların devam edeceğini umduğunu aktardı:

 

"CHP’ye gidenler, iyi niyetlerle ana muhalefet partisine gittiler. Ama daha sonra gördüler ki partide rüşvet var, yolsuzluk var, irtikap var. Bütün bunlar olunca, “biz yanlış adrese gelmişiz” dediler ve kopma kararı aldılar. AK Parti'nin içinde yıllarca böyle bir durum yaşanmadı, yaşanmıyor. Bu gerçeği gören CHP yöneticileri, bu kaçışı durdurmak için “baskı yapılıyor, tehdit ediliyorlar” gibi iftiralarda bulunmaya başladılar.

Değerli arkadaşlar, 100 yıllık partiyi bir hırsızlık çetesinin fedaisi haline getirenlere bir tepkidir bu. Şu anda tablo budur. Belediye başkanlığı yapmış bir Cumhurbaşkanıyım. Başbakanlık yapmış bir Cumhurbaşkanıyım. 2014'ten bu yana Cumhurbaşkanlığını sürdüren bir kişiyim. Kısacası siyasetçiyim. Siyasi hayatım boyunca böyle şeylerle hamdolsun hiçbir zaman karşı karşıya kalmadım. CHP dışındaki partilerden de saflarımıza katılan kardeşlerimiz, bu millete hizmetin adresinin AK Parti olduğuna inandıkları için partimize geliyorlar. Bu da bizi bir yerde mutlu ediyor.

Bundan sonraki süreçte de katılımların devam edeceğine inanıyorum. İnsanlar güçlü kadrolara sahip, istikrarlı bir parti olarak AK Parti'yi tercih ediyor. 24 yıllık tarihinde hem halkın teveccühünü kazanmış, hem de devlet yönetimindeki tecrübesini ortaya koymuş bir partiyiz.

Bundan sonraki süreçte de atacağımız adımlarla, halkımızın muhabbetini kazanarak inşallah yola devam edeceğiz. Dolayısıyla muhalefetten gelen isimler için AK Parti’ye katılmak, parti değişikliğinin ötesinde temiz siyaset ile, kendini millete hizmet adamış kadrolarla buluşmak demek. Bu katılımlar bir kez daha göstermiştir ki; AK Parti ve Cumhur İttifakı yoluna güçlenerek devam edecektir."

Erdoğan'a yöneltilen sorular ve cevaplar şöyle:

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, Birleşmiş Milletler’den bahsettiniz. Genel Kurul iki devletli çözüm için New York Bildirgesi’ni onaylayan tasarıyı 142 “evet” oyuyla kabul etti. Önümüzdeki hafta siz, Birleşmiş Milletler’de, Genel Kurul’da olacaksınız. Filistin Devleti’ni tanıyacağını ilan eden çok sayıda Batılı ülke var. Dolayısıyla Türkiye’nin çabaları açısından baktığımızda bu bir kırılma mıdır? Filistin davası açısından bunu bir kırılma noktası olarak görür müsünüz ve nasıl etkiler? Bundan sonraki süreçte ‘evet’ diyenlerin ilk atması gereken adım acaba nedir?

İsrail, zulmünü artırdıkça gerçek yüzü de ortaya çıkıyor. Filistin’de yıllardır sistematik bir şekilde devam eden İsrail zulmünü görmezden gelenler dahi, “artık bu kadar da olmaz” demeye başladılar. BM Genel Kurulu’nda sizin de ifade ettiğiniz gibi, 142 ülkenin “evet” oyuyla kabul edilen New York Bildirgesi, Filistin meselesinde diplomatik dengeleri kökten değiştiren bir süreç olmuştur. Son dönemde BM oylamalarında çıkan sonuçlar, İsrail’in giderek yalnızlaştığını göstermektedir. Türkiye’nin yıllardır her platformda savunduğu iki devletli çözüm tezi, artık küresel çoğunluğun ortak iradesi haline gelmiştir. Türkiye açısından baktığımızda diplomatik mücadelemizin haklılığı tescillenmiştir.

 

Bir yönüyle BM zemininde alınan bu kararlardaki irade değişiklikleri, İsrail’in soykırım uyguladığının açıkça ortaya çıktığını göstermektedir. Bu, bugüne kadar oylamalarda “evet” diyenlerin yanında yer almayanların da belki zaman içerisinde “evet” yönünde oy kullananların arasına katılmasına vesile olabilir. Filistin’in Batılı ülkelerce devlet olarak tanınması, ben inanıyorum ki İsrail’i daha fazla köşeye sıkıştıracaktır. Biz, bir kez daha BM zemininde bunu haykıracağız. Mazlumların çığlığını dünyaya inşallah duyuracağız.

SORU: Bölgemizde “vadedilmiş topraklar” anlayışıyla sınırların yeniden çizilmeye çalışıldığı, fitne ve işgal senaryolarının devreye sokulduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye bu senaryolara karşı hangi tutumu takınacak? İslam dünyasına bu süreçte mesajınız ne olur?

Bir defa şunu çok açık net ortaya koyalım. İsrail, bir dine değil bir sapkın ideolojiye hizmet etmektedir. Bu özelliğini bir defa gözden geçirelim. Netanyahu ve çetesi, dünyaya sadece Siyonizm’in uyduruk masallarını anlatıyor. BM şartı, devletlerin toprak bütünlüğünü, egemen eşitliliğini ve sınırlarının zorla değiştirilmemesini emreder. Bunu görmemiz lazım. Dolayısıyla “vadedilmiş topraklar” kavramıyla oluşturulan senaryolar, hukuken geçersiz ve meşruiyetten yoksundur. İsrail’i yönetenler kendi radikal anlayışlarını, faşist bir ideolojiye dönüştürmüş bir cinayet şebekesinden başka bir şey değil. Bu yönüyle Netanyahu, Hitler ile ideolojik açıdan adeta akrabadır. Böyle bir özelliği var.

Nasıl Hitler, kaydettiği ilerlemenin etkisiyle kendini bekleyen hezimeti göremediyse, Netanyahu da aynı nihai akıbeti yaşayacaktır. Ben buna inanıyorum. İsrail, Müslümanlara, Hristiyanlara olduğu kadar Musevilere de zarar vermektedir. İsrail’in soykırımlarına karşı çıkan Musevilere kulak verdiğinizde Siyonizm’in nasıl tehlikeli bir ideoloji olduğunu net bir şekilde görürsünüz. Siyonist İsrail, illa bir yerle irtibatlandırılacaksa o, terörizm ve faşizmdir. İsrail, inancımıza göre bizim peygamberlerimiz olan Hazreti Musa ve diğer peygamberlerin mübarek hatıralarını ve taşıdıkları ilahi mesajları kirletemez. İslam dünyası, peygamberlerine yönelik bu alçak saldırıya ilimle, irfanla karşılık vermelidir. İslam ülkelerinin kendi aralarında güvenlik, iş birliği, istihbarat paylaşımı ve kriz yönetimi mekanizmaları geliştirmeleri de hayati önemdedir. Ben özellikle Peygamberimizin ‘Ey Allah’ın kulları kardeş olun’ çağrısına uyarak kardeşliğimizi pekiştirelim diyorum.

SORU: Terörsüz Türkiye sürecinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan komisyon bir yandan çalışırken, bir yandan da sahada sanki bir duraksama gözlemleniyor. Terörsüz Türkiye süreci nasıl devam ediyor? İstenilen seviyede midir? Nasıl değerlendirirsiniz?

Terörsüz Türkiye süreci kararlılıkla ve hedefe odaklanmış bir şekilde devam etmektedir. Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Terörsüz Türkiye hedefimizin yalnızca güvenlik değil, demokratik meşruiyet temelinde yürütüldüğünün de en net göstergesidir. Süreç, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi tahkim edecek biçimde ivme kazanmaktadır. Ayrık otları temizlenmediği takdirde mahsulü zayıflatır ve verimi düşürür. İnanıyorum ki birlik ve beraberliğimiz o zararlı otları kökünden kurutacak, sürecin menzile varmasıyla ülkemiz daha da güçlenecektir.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz