2018 yılında çıkarılan imar barışı düzenlemesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu’na getirilen geçici 16. madde kapsamında verilmiş olan yapı kayıt belgeleriyle devletin sorumluluktan özellikle de depreme karşı dayanıklılık sorumluluğundan kaçtığını söyledi.
TBMM genel kurulunda konuşan Sındır, “Çevre ve Şehircilik Bakanı’na soru önergesi vermiştik ve öğrendik ki Kamu idarelerine ait yapılar için düzenlenen Yapı Kayıt Belgesi sayısı yaklaşık 300 bin. Demek ki kamusal amaçlı yapıların neredeyse tamamı ya inşaat ruhsatı alınmadan yapılmış ya da sonrasında ruhsata aykırı işlemler, eklentiler yapılmış. Kamu ve özel olmak üzere toplamda yaklaşık 3.6 milyon yapıya yapı kayıt belgesi düzenlenmiş. Aslında, Yapı Kayıt Belgesiyle Devlet; ‘yapı ruhsatsız, kaçak, depreme dayanıksız biliyorum ama görmezden geleceğim, yıkmayacağım ve ceza da kesmeyeceğim’ diyor. Elazığ’daki gibi bir deprem meydana geldiğinde ise sorumluluğu da yapı malikine yüklüyor” dedi.
“KAMUYA AİT YAPILARIN NEREDEYSE TAMAMINA YAPI KAYIT BELGESİ DÜZENLENMİŞ”
Kamu İdarelerine ait yapılara verilen Yapı Kayıt Belgesi sayısına değinerek sözlerine başlayan Sındır, “Bakın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum 21 Ekim 2019 tarihinde düzenlenen imar barışı kapsamında 3 milyon 599 bin 867 adet Yapı Kayıt Belgesi düzenlendiğini, yaklaşık 23,5 milyar lira da ödeme alındığını söylemişti. Kamu idarelerine ait yapılara ilişkin kaç adet Yapı Kayıt Belgesi verilmiş? Yani bu 3,6 milyon Yapı Kayıt Belgesi’nin kaçı kamu idarelerine ait yapılar için verilmiş? Bunu bir soru önergesiyle Sayın Bakana yöneltmiştim. Gelen cevap aynen şunu diyor: ‘3194 sayılı Kanun’un geçici 16’ncı maddesi kapsamında kamu idarelerinin ticari maksatla kullanılmayan yapıları için camiler dahil 298 bin 124 adet Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiştir.’ Kamuya ait yapılar için düzenlenen Yapı Kayıt Belgesi yaklaşık 300 bin. Ülkemizde 84 bin cami, yaklaşık 200 bin Hazineye tescilli kamu binası var. Bunun içinde; kamu binaları, sağlık tesisleri, üniversite eğitim tesisleri, spor tesisleri, kültür tesisleri, okul binaları ve daha nicesi var. Demek ki kamusal amaçlı yapıların neredeyse tamamı ya inşaat ruhsatı alınmadan yapılmış ya da sonrasında ruhsata aykırı işlemler, eklentiler yapılmış” dedi.
“ELAZIĞ VE MALATYA’DA KAÇ TANE YAPI KAYIT BELGESİ DÜZENLENMİŞ?”
Görüşülmekte olan CBS Kanunu’nun 17’nci maddesiyle yapı Kayıt Belgesi alınan yapılarda ilave inşaat alanı ihdas edilmemek şartıyla ‘güçlendirme’ yapılabilmesinin düzenlendiğini ifade eden Sındır; “maddede bu güçlendirme için adına her ne derseniz deyin, ruhsat veya izin, Yapı Denetim Kanunu uyarınca yapılacak güçlendirme projesine istinaden verilir diyor. Yapıya bir nevi resmiyet kazandırılmış olacak. Oysa ki Yapı Kayıt Belgesi, oturma raporu olarak tabir edilen Yapı Kullanma Belgesi anlamına gelmez. Yapı Kayıt Belgesi, sadece: ‘Ben o yapıyı görüyorum, biliyorum, ruhsatsız, kaçak, depreme dayanıklı değil ama ben devlet olarak o yapıyı görmezden geleceğim, yıkmayacağım ve ceza da kesmeyeceğim.’ diyen bir belgedir. Tabii, daha sonra Elazığ’daki gibi bir deprem meydana geldiğinde de ‘Sorumluluk malikine aittir’ deyip devlet sorumluluktan kaçmış oluyor” dedi. Sındır, ayrıca Elazığ ve Malatya’da yıkılan, ağır veya hafif hasar görmüş olan, boşaltılan ve yıkılması zorunlu hale gelen yapıların kaçı hakkında daha önce Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş olduğunu ve bunların kaçının kamu idarelerine ait yapılar olduğunu da Meclis kürsüsünden bakana sordu.
“DÜZENLEMEDE YANIT VE ÇÖZÜM BULAMADIĞIMIZ PEK ÇOK SORUN VAR”
Kanun değişikliğiyle ilgili birçok sorunun havada kaldığını ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “güçlendirme yapıldı, sonra ne olacak? Vatandaş yapısına güçlendirme projesi hazırladı, yapı denetim kuruluşuyla anlaştı, yapıyı güçlendirdi, sonrası ne olacak? Yapı Denetim Kuruluşunu ve yapılan işi denetleyen devlet yani kamu ya da ilgili belediyesince işin sonunda herhangi bir oturma raporu dediğimiz Yapı Kullanma Belgesi mi verilecek? Yani yapı projeli, ruhsatlı bir yapıyla eşdeğer mi tutulacak? Hiçbir şey belli değil. Yanıt bulamadığımız bir başka soru; yapının depreme dayanıklılığı hususu imar barışı kanun düzenlemesi gereği malikin sorumluluğundadır. Yapının maliki yapısını devlet denetim ve gözetiminde ve onayıyla güçlendirdi diyelim; yapılarda depreme dayanıklılık hususu devletin sorumluluğuna geçmiş olacak mı? Bu sorulara maalesef yanıt bulamıyoruz, çözüm bulamıyoruz” dedi.
“KAMU BİNALARI GÜÇLENDİRİLEMEYECEK Mİ?”
Diğer yandan, Yapı Denetim Kanunu’nda kamuya ait yapıların, binaların kapsam dışında olduğunu ifade eden Milletvekili Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “görüşmekte olduğumuz 17. madde kapsamında yapıların Yapı Denetim Kanununa göre güçlendirilebilmesi düzenlenmiş. Oysa ki kamu idarelerine ait yapılar Yapı Denetim Kanunu kapsamı dışında. Peki, hakkında Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş 300 bine yakın kamu binası (yapı) güçlendirilemeyecek mi? Bu konuda da ciddi bir belirsizlik bulunuyor.”