Bazı insanları tanımlarken onların isimlerine gerek yoktur.
Toplumun onlara yakıştırdığı isimler, aslında her şeyin açıklayıcısıdır.
“Hoca” kelimesi belki de o nedenle en çok ona yakışıyor; Oktay Hoca’ya…
Üniversitelerin iktidarın dümen suyuna girdiği bir dönemde duruşuyla, ilkeleriyle, muhalif tavrıyla otoriter erk odaklarına karşı asla vazgeçmeyen mücadeleci kimliği ile son tahlilde yetiştirdiği binlerce öğrencisiyle Doç.Dr.Oktay Gökdemir bir eski zaman şövalyesi, siyah-beyaz masumiyet yıllarının zamanımıza kalan hediyesi gibi.
**
Şehirler insanlarıyla güzeldir, anlamlıdır.
Attilâ İlhân’ı, Halit Ziya Uşaklıgil’i, Necati Cumalı’yı, Muzaffer İzgü’yü ve diğer güzel insanları bu şehrin kültürel bilançosundan çıkarın, Mustafa Kemâl’in “Güzel İzmir”i sönük bir şehir olarak kalır.
Oktay Hoca, yıllardır Ahmet Piriştina İzmir Kent Arşivi ve Müzesi’nde (APİKAM)
bu şehrin kültür çalışmalarına çok önemli katkılar koydu.
Onlarca kitap yayınladı İzmir’le ilgili belgeseller yaptı bu güzelim liman şehrine ilişkin.
Onun İzmir yangını belgeseli asla unutulmaz bir manifestodur.
Bu şehrin kimliğine ilişkin en güzel çalışmalardan birisidir.
Ya “İzmirli olmak” sempozyumu… Sempozyumun bildiri kitabı basıldı ve o çalışma İzmir’le ilgili her türden akademik çalışmanın bir başucu kitabıdır.
Benim de spor cildinin yazılmasında katkı koyduğum 10 ciltlik “İzmir Kent Ansiklopedisi” ise evladiyelik bir eser olarak Oktay Gökdemir’in bu şehre kazandırdığı devâsa işlerden birisidir.
**
Bütün entelektüel birikimini mütavazı kişiliği ile birleştiren Oktay Gökdemir, kökten bir CHP’li olarak partili akademisyen kimliği ile de çok önemli işlere imza attı.
Parti Hocası oldu!
Türkiye’nin 54 ilinde CHP ideolojisini Genel Merkez’in görevlendirmesiyle anlattı.
CHP’nin kuruluşunun 90.yılında Genel Başkan Kemâl Kılıçdaroğlu’nun önsözünü yazdığı “Cumhuriyetin 90 Yıllık Çınarı: CHP” adlı kitabı yayınlandı.
Partinin 100.yıl belgeselini yaptı.
Buca ile ilgili 4 bölümlük bir belgesel ve “Buca” kitaplarını yazdı.
CHP’de tepeden inme değil, mahalle delegeliklerinden itibaren örgütün tozunu yuttu.
Emek, alınteri, mücadele, sol değerler onun yaşamının kısa bir özetidir.
**
Bu yiğit,
şimdi AKP’de Genel Başkanlık dahil siyaset yapmış Rektörce(Diğer üniversitelerin rektörleri sanki farksız) bir kumpasla fakültesinden atılmış.
Canı kadar sevdiği, iki kızına gösterdiği sevgiyi esirgemediği öğrencilerinden ayrı düşürülmüş.
Neden?
Solcu, demokrat, Alevi kimliğinden, Atatürkçülüğünden!
**
Hocam…
Oktay Hocam!
“Bir gün geriye dönüp baktığınızda, mücadele yıllarınız, sizin en güzel zamanlarınız olarak hatırlanacaktır.” der Sigmund Freud
Her zaman seninle birlikteyiz.
Mücadele dediğin son nefese kadar verilir!
Mücadelen; mücadelemizdir!
Onur kavganda;
elimle, yüreğimle, kelâmımla, kalemimle, yol arkadaşlarımla “sıra neferi” bile olurum.
Yiğidim…
Hocam…
Oktay Hocam!
**
Kelâmım bitmedi!
Oktay Hocam’a bu zulmü “reva” görenlere Nâzım Baba ile sesleniyorum;
“Sen bu kavgada
bir nokta bile değil/
bir küçük, eğri virgül/
bir zavallı vesilesin.”
No pasaran!