İzmir iş dünyanın tanınmış isimlerinden Mustafa Karabağlı ve eşi Şule Karabağlı’nın medya sektörüne girmesinde Mustafa Bey’in bir kariyer planlamasının olmadığını belirten Gazeteci Ümit Yaldız, “İzmir’in yoklar listesi kabarık. Karabağlı, İzmir’e olan sorumluluğunu yerine getirme, kentin bir televizyonunun yokluğundan duyduğu kişisel üzüntüsünü gidermeye yönelik olarak bir sorumluluk projesine ortak olmuştur. Bir TV, emekleme dönemini 10 ayda tamamladı. Şimdi ayağa kalkıp Karabağlı ailesiyle birlikte daha güzel hedeflere yelken açacak” dedi.
İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Bir TV Yönetim Kurulu Başkanı Gazeteci Ümit Yaldız, SONSÖZ TV’de Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. İzmirli işadamı Mustafa Karabağlı’nın Bir TV’ye ortak olmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yaldız, Karabağlı’nın medyaya girişiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Yaldız, Karabağlı’nın kariyer planlaması veya kişisel bir hedef için değil, İzmir’e karşı sorumluluğunu yerine getirmek için medyaya girdiğini ifade etti.
KUTUPLAŞMAYI BOZMAK AMACIYLA YOLA ÇIKTIK
ESİAD eski Başkanı olan Mustafa Karabağlı ile eşi Şule Hanım’ın medya sektörüne girdiğine dair bir açıklama yaptıklarını hatırlatan Gazeteci Ümit Yaldız, şunları söyledi:
“İzmir’in bilinen iş insanlarından Mustafa Karabağlı ve eşi Şule hanım medya sektörüne girdi. Bu gelişmeyi daha önce kamuoyuna duyurmuştuk. Şule hanım operasyonun merkezinde. Bir TV, yaklaşık 10 aydır uydu üzerinden ulusal ölçekte yayın yapan bir medya kuruluşu. Bir zamanların ana akım veya merkez medya diye tabir ettiğimiz medya operasyonuna yaklaşıma, felsefe olarak benzeyen, onu hedefleyen bir adım attık. Bunu söylerken şunu anlatmaya çalışıyorum. Şu anda Türkiye’de kutuplaşma, sadece siyaset alanında olmuyor. Kutuplaşma hayatın her alanında olan bir anlayış. Medya alanında da bu durum derinleşiyor. İnsanların izledikleri televizyon, okudukları gazete, tıkladıkları internet sitesine kadar siyasal kimliklerini, bulundukları cephelerin, kutupların etkisiyle diğerlerine kapılarını kapattığı bir dönemi tecrübe ediyoruz. Bu oyunu bozmaya dönük bir adım olarak planlamıştık Bir TV’yi… Türkiye genelindeki bu büyük kutuplaşmayı bizim İzmir’deki bir yerel televizyon kanalı olarak bozmak tabii ki haddimize değil ama yerel ölçekte, İzmir’in demokrat kimliğine sığınarak, İzmir’in hoşgörü kimliğine sığınarak bunu hedeflemiştik. Bu hedefe doğru çeşitli planlarımızı yaptık.”
İZMİR’İN YOKLAR LİSTESİ ÇOK KABARIK
Geçtiğimiz günlerde İz Gazete’nin öncülük ettiği Basın Kampı’nda, bu medya nasıl kurtulur’u konuştuklarını belirten Ümit Yaldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İzmir’in yoklar listesi çok kabarık. Ne diyoruz, Süper Lig’de takımı yok. Türkiye’nin üçüncü büyük kenti için bu büyük ayıp. Başka nesi yok ? Kabinede bakanı yok. Uzun süredir yok, var gibi görünenler de var olamadılar ne yazık ki. Kentin bakanı kimliğini oturtamadılar. Binali Yıldırım, bunu biraz olsun gösterdi. Başka nesi yok? 20 küsur yıldır İzmir’de kalesi olarak görev yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin merkez yönetimlerinde yeterince temsili yok. MYK’ya lütfen bir tane alındı son düzlükte. İzmir’in sağlıklı bir tiyatro binası yok. Medeniyetler müzesi yok. Opera binası yok. Daha da önemlisi 7-8 yıl öncesine kadar yayın yapan bir televizyonu vardı, bir sanayicinin önderliğini yaptığı… O kapandı ve kapandıktan sonra bazı girişimler olsa da kalıcı bir televizyon organizasyonu olmadı. Bu kentin ayrı bir ayıbıdır. Kentin sesini duyuracak olarak, ulusal ölçekte bir yayın organı yoksa, bu kentin ve bu kentin sermaye sahiplerinin, kentin burjuvazisinin bunda rolü ve payı vardır. Biz mesleğe başladığımızda çeyrek asır önce, dört tane televizyonu kaldıran, çok sayıda güçlü gazeteye ve yüzlerce hatta binlerce medya mensubuna çok iyi koşullarda yaşam olanağı sunan bir kentti. Kendi gündemini Türkiye’ye ihraç edebilen bir kentti. Kendi siyasi anlayışını Türkiye’ye aktarabilen bir kentti. Her konuda ne düşündüğünü gösterebilen bir kentti. Bugün bir düşünün, İzmir ne zaman Türkiye’nin gündemine geliyor? Üçüncü sayfa haberleriyle gündeme geliyor. Sansasyonel bir cinayet olursa, yangın, kaza olursa gündeme geliyor. Güzellikleriyle Türkiye’nin bir parçası olamıyor.”
BİR TV’Yİ HEDEFLEDİĞİMİZ NOKTAYA KARABAĞLI AİLESİYLE BİRLİKTEE TAŞIYACAĞIZ
“10 ay önce bu negatif durumları ortadan kaldırmak için Bir TV olarak yola çıktık. Televizyonculuk alanı, taşınması güç bir alan. Bu noktada sorumluluk almak isteyen bir sanayiciyle yolumuz kesişti. Yokluklar listesinden televizyon kısmını düşürmek isteyen, var olan televizyonu daha da güçlendirerek, bir zamanların Ege TV’si gibi bir noktanın da ötesine taşımak üzere bir vizyon birliğine, güçbirliğine gitme yolunda görüşmeler yaptık. Bu görüşmeler olumlu sonuçlandı. Bir TV’nin yüzde 70’i sanayici, müteahhit ve işadamı ve bu konuda hedefleri olan Mustafa Karabağlı ve ailesinin oldu. Benim ortaklık ve yöneticilik durumum değişmedi. Değişmeyecek de. Bir TV’yi, hedeflediğimiz noktaya, Karabağlı ailesiyle birlikte taşıyacağız, buna inanıyoruz. İzmir’in bünyesinde zaten var olan yetenekli genç arkadaşlarımızla, yeni televizyonculuk anlayışıyla, dijital alanda dijital televizyonculuğu geleneksek televizyonculukla harmanlayacağız. İzmir’in önüne, her yerden görülebilen, daha güçlü, daha çok platformlarda olan, sadece siyasette değil, sporda, başka alanlarda da var olacağız. Karşıyaka’nın maçlarını yayınlıyoruz. Bölgesel ölçekte çeşitli kulüpler ve yayıncı kuruluşla anlaşıp daha çok yayın yapmak istiyoruz. Ak Partiliye de CHP’liyede MHP’liye de İYİ Partiliye de İzmir’in korkularını kaygılarını depreştirmeyecek milli kimliğimizde sorun teşkil etmeyecek herkese kapımız ardına kadar açık olacak. O çok seslilikle İzmir, gün geldiğinde ana akım ve merkez medya misyonunu da başka kentlere ihraç edecektir.”
MUSTAFA KARABAĞLI, İZMİR’E KARŞI SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRİYOR
Mustafa Karabağlı’nın, Bir TV’ye ortaklığının altında kariyer planlamasının yatmadığını özellikle vurgulayan Gazeteci Ümit Yaldız, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu televizyon için Mustafa Karabağlı ve eşi Şule Hanımın yaklaşımları biraz önce anlattığım çerçevede. İzmir ile ilgili sosyal sorumluluğun yerine getirilmesi, toplam niyetin belki yüzde 80’ini oluşturuyor. Mustafa Karabağlı; İzmirli, Tireli. İzmir’de doğmuş büyümüş, İzmir’e yatırım yapmış. İzmir’e olan sorumluluğunu, İzmir’in bir televizyonunun yokluğundan duyduğu kişisel üzüntüsünü gidermeye yönelik bir sorumluluk projesine ortak olmuştur. İzmir’in bir televizyonu olarak emekleme dönemini 10 ayda biz tamamladık, şimdi ayağa kalkıp Karabağlı ailesiyle birlikte daha güzel hedeflere yelken açacak diye inanıyorum. İzmir’in televizyonunun olması çok önemlidir. Amacımız İzmir’in nabzını 24 saat tutabilmek…”