İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Karşıyaka Belediyesi ve Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şubesi tarafından düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Katılımcılık ve Demokrasi” başlıklı panelde konuştu.
31 Mart’ta alınan sonuçların bir zafer değil, seçmen tarafından verilmiş bir kredi olarak algılanması gerektiğini vurgulayan Soyer, “31 Mart, büyük değişimin ipuçlarını taşıyan bir gün. Halkımız artık demokrasinin ezici çoğunluk olarak değil, karar alma süreçlerine herkesin katıldığı bir anlayış olarak algılanmasını bekliyor” dedi.
Karşıyaka Hikmet Şimşek Sahnesi’nde düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Katılımcılık ve Demokrasi” paneline ilgi büyüktü. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın açılış konuşmalarıyla başlayan panelde Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korel Göymen ve CHP’nin 31 Mart seçimlerindeki Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Bozbey konuşmacı olarak yer aldı. Oturumun yöneticiliğini ise Sosyal Demokrasi Derneği İzmir Şubesi Başkanı Cengiz Onur üstlendi.
“Büyüyen umuda toz kondurmayacağız”
Konuşmasında sosyal demokrasinin önemine vurgu yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 31 Mart yerel seçimleriyle ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Soyer, “31 Mart, büyük değişimin ipuçlarını taşıyan bir gün. En belirgin olanı belki de. Halkımız artık demokrasinin ezici çoğunluk olarak değil, karar alma süreçlerine herkesin katıldığı bir anlayış olarak algılanmasını bekliyor. Halk, hakim siyaset anlayışında yer alan paçadan çeken, kutuplaştıran dilden bıkmış vaziyette. Bunun değişmesinin mümkün olduğuna dair algı güçlü bir şekilde ortaya çıktı. 31 Mart sonuçları bir zafer değil. Seçmen büyük şehirlerde seçilen başkanlara d iyor ki, ‘hele bir kendinizi gösterin de size güvenmeye başlayalım’. Aslında bu sonuçlar bir güven göstergesi de değil. Sadece o güvenin gösterilmesinin mümkün olduğuna dair bir ipucu. Bunun mümkün olduğunu göstermek bizim elimizde. Bu başarıyı ya biz yaratacağız ya da yaratamayacağız. Bu büyüyen umuda toz kondurmamak ve büyütmek asli görevimiz olacak. 31 Mart sonuçları aslında bize bir kredidir. Çünkü İzmir’de alınan yüzde 58 sadece benim şahsıma verilen bir oy değil. O umudun bir tecellisi. İzmir bu coğrafyada demokrasinin öncülüğünü üstlenmiş bir şehirdir” diye konuştu.
İzmir halkı, İzmir’le ilgili kararlarda yer alacak
Katılımcı demokrasinin tarihteki ilk örneklerinin İzmir’de görüldüğünü ifade eden Başkan Soyer, “Yeryüzünün ilk parlamentolarının birçoğu İzmir’de kurulmuş, Teos, Metropolis ve diğerleri… Aradan geçen binlerce yıla rağmen, biz farkında olmasak da katılımcı demokrasi kültürü İzmir sokaklarında dolaşmaya devam ediyor. 19. Yüzyıl’dan itibaren güçlenen yerel yönetimler, 2000’lerde yeniden demokrasi rotasıyla yola çıktı. İlk parlamentoların şehir ölçeğinde kurulduğunu düşündüğümüzde demokrasi ile yerel yönetimlerin arasındaki bağ ortaya çıkmaktadır. Biz şu an İzmir’in 2020-2024 Stratejik Planı’nı hazırlama sürecindeyiz. İzm ir’in gideceği yön konusunda çok sayıda karar alacağız. İzmir halkının İzmir’le ilgili kararlarda yer almasını sağlayacağız. Bu bizim için bir tercih değil zorunluluk. Bu konuda İzmirlilerin bizi yalnız bırakmayacağına eminimin, inanıyorum ki her şey çok güzel olacak” dedi.
Karşıyaka için güzel örnekler sergileyeceğiz
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ise “Demokrasi seçmenlerin yalnızca belirli dönemlerde oy verip, yöneticilerini çektikten sonra bir kenara çekilip, bir sonraki seçimi bekledikleri, olan biteni izledikleri bir yöntem değildir. Biz demokrasiyi katılımcılıkla belirlenen bir yaşam biçimi olarak tanımlıyoruz” diye konuştu.
Başkanlara uyarı
Sosyal Demokrasi Derneği Başkanı Cengiz Onur da, sosyal demokrasiye en yakın partiye destek vereceklerini belirterek. “İktidar için birinci yol; karizmatik liderin çıkması gerekiyor. İkinci yol da; yerel yönetimlerde başarıyı elde etmektir. 31 Mart’ta birçok yerde ittifakla da olsa sosyal demokrasinin kazanması büyük kazanım. Şimdi göreve gelen başkanlara iş düşüyor. Geçmiş yıllardaki seçimlerde puanlar kaybedilmiş, baraj altında kalınmıştır. Çünkü o zaman başkanlar keyfi belediyecilik yaptı. Şimdi 1989’daki hatalara düşülmemeli, zafer sarhoşu olunmamalı, faydacı ve lümpen davranışlardan kaçınılmalıdır. Yerel yönetimlerde başarılı olmanın bir yolu var; katılımcı ve sol beled iyeciliği uygulamaktır. Bugün burada bunu konuşacağız. Eğer bunu uygularsak ilk genel seçimde sosyal demokrasinin zaferi kaçınılmazdır. Aksi olursa ki istemeyiz, 1989’daki sonuçtan daha hazin bir durumla karşılaşırız” ifadelerini kullandı.